Gazeteciliğe Milliyet’te başlayan, şimdilerde ise mesleğini bir başka yayın grubunda dergici olarak sürdüren bir arkadaşım aradı.
Dergilerinde Hepsi grubunu kapak yaptıktan sonra ilginç bir durumla karşılaştığını, tam da Alice’lik olan bu konuyla ilgilenmem halinde olayı anlatan e - postaları gönderebileceğini söyledi.
Gönder bir bakayım dedim.
Olay şu:
Adı bizde saklı genç bir kadın, küçük yaşta geçirdiği bir trafik kazasından sonra belden aşağısı felç olan yakınlarının Pamir adlı çocuklarının bir düşünün gerçeğe dönüşmesi için bir maceraya soyunur.
10 yaşındaki felçli Pamir, fanatik derecede Hepsi grubunun hayranıdır.
Özellikle de Gülçin ve Yasemin’in…
Arkadaşımın çalıştığı dergi Hepsi grubunu kapak yapınca genç kadın onlarla temasa geçer.
Amacı, dergi sayesinde Hepsi grubu ile iletişim kurmak ve birkaç dakikalığına da olsa Pamir’e ölesiye hayran olduğu şarkıcıları canlı canlı gösterip birkaç cümle de olsa konuşturmaktır.
Arkadaşım genç kadına Hepsi grubunun basın danışmanının telefonunu verir.
Genç kadın da onu arayıp durumu anlatır.
“Bu dünyada Pamir’e yaşama sevinci veren tek şey var o da, Hepsi. Onlarla ilgili en ufak bir gelişme Pamir’in hayatına müthiş renkler katıyor. Artık dizi seti mi olur yoksa bir konser mi bilemem. Pamir’i getirip onlarla tanıştırmak istiyoruz” deyip basın danışmanından yardım ister.
Basın danışmanı genç kadına, Hepsi’nin müsait olduğu bir gün dizi setine Pamir’i alabileceklerini söyler ama o gün bir türlü gelmez.
Günler sonra genç kadın aradığında da basın danışmanı, “O kadar yoğunlar ki ben bile ulaşamıyorum onlara” der.
Pamir’i Hepsi’yle buluşturmak için geriye tek bir seçenek kalır; konser…
Genç kadın Pamir’i alıp, Hepsi’nin konserine gider ama “Müsait değiliz” mekanizması orada da devreye girer.
Pamir, Hepsi’yle tanışma hayaliyle gittiği Hepsi konserinden evine büyük bir hayal kırıklığıyla döner. Dönerken de, “Sakatım diye beni kabul etmediler” diye gözyaşı döker